Blog
DENGE
  • 27 Ekim 2022
  • - 2 dk. okuma

DENGE

  • 27 Ekim 2022
  • - 2 dk. okuma

İş-Hayat dengesi kişinin zamanının ve odağının iş, aile ve boş zaman aktiviteleri arasında bölünmesini açıklamaktadır. Bu ifade aslında bireylerin kişisel ve profesyonel yaşamları arasındaki ideal dengeyi kurmasını belirtmektedir. Bazılarımıza göre bu dengeyi korumanın ruhsal ve fiziki sağlık açısından önemi savunulsa da, bazılarımız için iş ve özel hayat birbirinden ayrı düşünülmemelidir ve bu denge konsepti yanlış bir düşünce olmaktadır. 

Gelişen ve değişen toplum bilinci bize mutlu olmanın daha fazla çalışmak ve iş hayatında daha fazla varlık göstermek olduğunu söylüyor. Fakat araştırmalar, mutlu olmanın iş ve özel hayat arasındaki dengeyi net çizgilerle belirlemekten geçtiğini vurguluyor. Çünkü insanlar, kariyerleri kadar kişisel yaşamları için de yeterli zamana ve desteğe sahip olduklarında daha mutlu olurlar. Peki iş-hayat dengesi sağlanınca ne gibi olumlu etkiler elde ediyoruz?

Yukarıda bahsettiğimiz gibi en belirgin etkiler fiziki ve ruhsal sağlığın yakalanması olmaktadır. Fiziki sağlık için olabildiğince spor yapılması, ormanda koşulması gibi aktiviteler vücudu dinç tutarken mental olarakta rahatlamanızı sağlayacaktır. Sosyal aktiviteler ile kendinizi deşarj edecek ve bu sayede farklı bakış açıları elde edeceksiniz. Bu da doğrudan iş hayatınızda daha verimli olmanızı sağlayacaktır. İyi bir iş-yaşam dengesi sadece işe ve aileye önem vermekle sınırlı değildir. Aynı zamanda kişinin kişisel düzeyde yapmayı sevdiği şeylere önem vermesi ile de ilgilidir. Bir hobiye sahip olmak, bir çalışanı kendine zaman ayırmaya teşvik eder. Bir hobiye sahip olmak, çalışanların yoğun programlarında bile kendilerine zaman ayırmalarına yardımcı olur. Bir çalışanın iş-hayat dengesi sabitse, işte çok daha mutlu ve üretken olacaktır.

Herkesin yaşamında iş-hayat dengesi oluşmamış olabilir. Veya bu dengeyi bozan iş yerinde artan sorumluluklar, evde artan sorumluluklar, medeni durum, çalışma süresi, bakılmakla yükümlü olunan kişi sayısı gibi unsurlarla karşı karşıya kalıyor olabiliriz. Çalışanların zamanlarının çoğunu geçirdikleri çalışma ortamında edindikleri olumsuz tecrübeler ve yaşadıkları negatif duygular aslında yaşam doyumlarını düşürmekte olan unsurlardır. Çalışan bağlılığı stratejisinin bir parçası olarak iş-yaşam dengesine odaklanmak çok etkilidir. Başarısız iş-yaşam dengesi, çalışanların işten ayrılmalarının ana nedenlerinden biridir. Bu hem çalışanları hem de işverenleri kötü etkiler. İşinde mutlu olmayan bir çalışan, günlük hayatında da mutluluğu yakalamakta zorlanır. 

Kısaca iş-hayat dengesi, kişinin kariyerinin taleplerine ve kişisel yaşamının taleplerine eşit derecede öncelik verdiği denge durumudur. Hayatta zorluklar elbette hep var ve hayatımızın önemli bir kısmını çalışarak geçiriyoruz. Fakat her koşulda kendimize ufacıkta olsa zaman ayırmalıyız.