BLOG

İçerik üretmeyi ve bilgilerimizi sizlerle paylaşmayı seviyoruz.
Tıklayın, okuyun, paylaşın.

Geri Bildirimin Önemi

Kişisel hayatta olduğu gibi iş hayatında da motivasyondaki inişler ve çıkışlar sıklıkla görülmektedir. Bu durum domino taşı etkisi gibi kişiyi hayatının her alanında değişken bir ruh haline girmesine sebebiyet vermektedir. Geri bildirim iletişimdeki en önemli adımdır ve hem kişi hem de çalışmış olduğu kurum için rehber görevi görmektedir. Verilme amacı kişinin gelişiminde kilit bir rol oynamaktır. Kişinin deneyimlerinden daha çok almış olduğu geri bildirimler gelişimi konusunda oldukça önemlidir. Doğru şekilde yapılmış olan geri bildirimler kişinin performans ve motivasyonunda orantılı olarak artış görülmesine sebebiyet verir. Geri bildirim bir nevi kişisel gelişim aracıdır. Veriliş biçimleri çok önemlidir. Geri bildirimlerin detay odaklı ve açıklayıcı olması daha sağlıklıdır. İnsanların belirli kör noktaları vardır. Bizler kör noktaları öz eleştiri yaparak minimal boyutlara getirmeye çalışsak da bir nevi halının altına süpürme yöntemini uygulamış oluyoruz. Kör nokta kişinin kendisi tarafından sağlıklı bir şekilde gözlemlenemez fakat farklı bir göz tarafından rahatça fark edilebilmektedir. Geri bildirimler kişilerin kör noktalarının fark edilmesi hususunda önemli rol oynamamaktadır. İnsan Kaynaklarının önem verdiği en önemli noktalardan biri performans yönetimidir. Çalışan mutluluğu, örgütsel başarı için önemli bir adımdır. Performans yönetiminin en hassas noktası geri bildirimlerdir. Performans yönetimi önemli olduğu kadar hassas bir konudur. Yönetici ve çalışanlar arasında hassasiyeti sağlayarak doğru adımlarla gerekli süreçlerin yönetilmesi ve geri bildirimlerin verilmesi hem şirket adına hem de kişi için önemli bir faktördür. Kişinin şirkete bağlılığı artar ve güvenli bir ortam oluşmasını sağlar. Kişi kendini ifade etmede sıkıntı yaşamaz ve alacak olduğu geri bildirimler doğrultusunda hem şirket içi bağlılığının artmasına hem de verimlilikte büyük bir artış görülmesine sebebiyet verir. Kişi hata yapmaktan korkmaz, ekip çalışmalarında iş birliği açısından artış olduğu görülmektedir. Geri bildirimler şirket ve çalışan arasında bir nevi kazan-kazan yöntemidir. Kişiyi mantıksal düşünmeye teşvik eder ve mevcut durumdan ders çıkarması gelişiminde büyük bir etkendir. Yetersiz bir geri bildirimin ise yarardan çok zarar verdiği ve çalışandan şirkete uzanan yelpazede uzun vadeli negatif sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır. Etkin bir geri bildirim, doğru iletişimin önemli bir parçasıdır ve doğru şekilde kullanıldığında başarı kaçınılmazdır.

Geri Bildirimin Önemi
İş Yaşamı ve Tatmin

Günümüzde iş çeşitliliğinin artması ve farklı çalışma ortamlarının oluşmasıyla iş yaşamının geniş bir çeşitliliğe sahip olduğunu görüyoruz. Bu kadar çok seçenek içerisinde elimizde olandan ne kadar tatminiz? Kavrama bakacak olursak iş tatmini çalışanların çalışma süreleri ve bu sürelerin dışında işleri ile ilgili yaşadıkları mutluluk düzeyi anlamına gelmektedir. İşimizi değerlendirdiğimizde karşılaştığımız genel mutluluk düzeyi iş ortamlarına, yaptıkları işe ve çalışma arkadaşlarına yönelik duygu, düşünce ve davranışların bir sonucudur. İş tatmini çalışanların iş ortamına ve iş ilişkilerine verdiği duygusal yanıtlar olarak da nitelendirilir. Örgütsel olarak işin niteliği, kariyer basamaklarının varlığı, ödemeler, çalışma koşulları, iş arkadaş ilişkileri ve yönetim iş tatmini üzerinde büyük etkilere sahiptir. İş yaşamındaki tatminin yani mutluluğun sağlanması sadece çalışanların gereksinimlerinin karşılanması ile elde edilememekle birlikte çalışanlara ne düzeyde önem verildiği ile yüksek oranda ilişkilidir. Çalışanların sahip olduğu diğer faktörler de tatmin düzeyi üzerinde büyük öneme sahiptir. Yaş, cinsiyet, eğitim, statü, sosyal çevre ve kişisel özellikler tatmin düzeyi üzerinde belirleyicidir. Sahip olduğumuz iş ve mutluluk düzeyimizi değerlendirirken gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşmak oldukça önemli olmakla birlikte kişisel yaşamımızdan ne düzeyde tatmin olduğumuz bu gerçekliğin bir ürünüdür. Bir iş yerinde en önemli bileşenin insan olduğu unutulmamalıdır. İş yerinde koşulların bozulduğunun en büyük kanıtı iş yerinde çalışan insanların iş tatminin düşük olmasıdır. Tatmin edici bir iş yaşamının çıktıları performans, verimlilik, motivasyon, başarı ve en önemlisi yaşam tatminidir. Zamanımızın ve günümüzü geçirdiğimiz iş ortamlarımızda bizleri tatmin koşulları yakalamak oldukça gerekli bir ihtiyaç olduğu aşikârdır. Bu koşulları yakalamak için çaba sarf etmek en az işverenin çabası kadar önemlidir. Yapıcı iş ilişkilerinin kurulması için çaba gösterilmesi, ihtiyaç ve isteklerin doğrudan aktarılması, sorunların bekletilmeden çözüme kavuşturulması ve en önemlisi çözüm odaklı bir yaklaşım iş tatmini için altın gereksinimlerdendir.

İş Yaşamı ve Tatmin
Kurum Ve Çalışan Arasındaki Uyum

Gelişen dünyada işe alımcıların aradığı en önemli ölçütlerden birisi uyumdur. Bilimsel olarak bakıldığında uyum kişilerin başarı göstermelerindeki en büyük etkenlerin başında gelmektedir. İşe alımcıların adayı ele alırken teknik bilgiden daha çok önem verdikleri ölçüt kurum ve kişi arasında uyumun olup olmadığıdır. Şirket ve çalışan arasında benzerliğin sağlanmadığı durumlarda işten ayrılışlar ve işten çıkarılışlar sıkça gözlemlenmektedir. Son dönemlerde sıkça duymuş olduğumuz sessiz istifa kavramını da şirket ve çalışan arasındaki uyumsuzlukla bağdaştırabiliriz. Yapılan araştırmalar göz önüne alındığında kişiler içinde bulundukları kurumun norm ve değerlerini temel alarak bir uyum halinde hareket ederler. Kurum kültürü bir nevi sürdürülebilirliğin göstergesidir. Kurum kültürü zamanla çalışanlarının ortak değer ve hedeflerde buluşması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucunda bütünleştirici bir tarafı bulunmaktadır. Kurumlar ağırlıklı olarak kendi değerlerini yansıtacak kişilerle çalışmayı tercih ederler. Yani kurumlar vizyon ve misyonlarına yönelik olan adaylarla çalışmayı tercih ederler. Ortak paydada buluşulmayan durumlarda çatışmalar ortaya çıkmaktadır. Tabi bunun yanında kişinin hedefleri de büyük bir etkendir. Kişilerin rastgele veya ismi çokça duyulan kurum ve organizasyonları bir nevi hevesle tercih etmeleri sağlıklı bulunmamaktadır. Kişinin hedef ve ölçütleriyle uyuşmayan firmalarla çalışmaya başladıklarında performans, kuruma bağlılık ve örgütsel davranış noktalarında düşüşler gözlemlenmektedir. Kişiler kişisel hayatları dışında iş hayatında istemiş oldukları ölçüleri temel alarak kendi değerlerine yönelik kurumları tercih etmelidirler. Benzerlik oluştuğu takdirde kişi ve kurum arasında uzun yıllar süren bir bağ ortaya çıkar. Benzerlik ortadan kalktığı takdirde kurum ve kişiler arasında ayrılıklar görülmektedir. Kişi ve kurumun ortak paydada buluştukları noktada, kişilerin hem mental açıdan hem de iş performansında yükseliş göstermektedir. Kişinin kuruma bağlılık oranının yükseldiği ve şirketinde kişiyle birlikte gelişim gösterdiği gözlemlenmektedir. Başarılı kuruluşlar ve kişilerin ortak hedef ve değerleri bulunmaktadır. Bu durum orantılı olarak iki tarafı da başarıya taşımaktadır. Her noktada uyuştuğunuz ve yapmaktan keyif aldığınız bir işte, mutlu çalışanlar ordusunda bir üye olmanız dileğiyle, sağlıcakla kalın!

Kurum Ve Çalışan Arasındaki Uyum
İş Yerinde Pozitif Enerjinin Önemi

Sahip olduğumuz enerjinin çevremizdekilere aktarıldığı bir gerçektir. Pozitif enerjilerimizin çevremizi etkilediği gibi negatif enerjiler için de bu durum söz konusu. Negatif çalışan, sahip olduğu negatif enerjisini bütün ekip arkadaşlarına yayabilir. Kendilerine gerekli yardımı etmek ve pozitif kültüre katmaya çalışmaksa ekip arkadaşlarının görevidir. Günün, belki de haftanın güzel geçmesi aslında biraz da buna bağlıdır. Pozitif bir ekiple veya kişilerle çalışmak bir çalışanın veya müdürün belki de en çok isteyeceği şeylerden birisidir. İş yerinde pozitif bir kültürün oluşması aynı zamanda iş gücü devir oranını da oldukça düşürmektedir. Güne mutsuz başlayan bir kişinin elbette kendine özel sebepleri olabilir. Özel hayatı, iş yükü ya da sabah işe giderken yaşadığı bir olay bile kişinin gün içerisindeki tavır ve hareketlerini, dolayısıyla iş arkadaşlarının enerjisini etkileyebilir. Her ne kadar talihsiz bir olay yaşadıysa veya canını sıkan her ne ise bu durumu ekip arkadaşlarıyla, müdürüyle, menajeriyle veya insan kaynaklarıyla paylaşmakta yarar vardır. Acılar paylaştıkça azalır. Çevrenin seni mutlu etmek için çabalaması ve iş yerindeki arkadaş bağları, mutsuz kişinin güzel bir enerjiyle dolmasındaki en büyük yardımcıdır. Çevreden alınan destek bahsettiğimiz arkadaş bağlarının da güçlenme sebebidir. İşe gitmek başta çok zor gibi gözükse de pozitif bir ekiple çalışmak bu zorluğu en güzel şekilde atlatmanıza yardımcı olur. Belki birçok insan pozitif, enerjik ve yaptığı işten zevk alan ekiple çalışma şansına nail olmasa da çalıştığı çevreyi belirlemek öncelikle insanın kendisinde biten bir mevzu. Güne pozitif başlamak, iş arkadaşlarına ve çevreye gerekli enerjiyi hissettirmek insanlar arasındaki bağlardan dolayı çevresini şekillendirmesine yardımcı olabilir. Mutlu bir çalışan, mutlu bir ekip, mutlu bir gün... Bunların hepsi aslında birbiri ile bağlantılı olan ve biri olmadan diğeri olmayacak bir durum. İşinizi pozitif enerjiyle ateşlemek ve yaptığınız her şeye onu katabilmek; gününüzün geçmeyen saatlerini, bitmeyen işinizi ve baş ağrınızı bile çözebilecek en kolay çözümdür. Kimi iş yerlerinde samanlıkta iğne aramak gibi olsa da pozitif ekip arkadaşı bulmak, kimi iş yerlerinde ise bütün ekibin pozitif olması gibi şanslı durumlar da var elbet. Dayanışma, sohbet, şirket kültürü ve en önemlisi doğru iletişim şeklidir bu şansı sağlayan. Ekip arkadaşlarıyla doğru düzgün anlaşılamazsa nasıl beklenir ki zaten birbirlerini desteklemeleri? Destek alamayan birisi nasıl çıksın içine düştüğü durumdan? Çevremize bir göz atalım, kim mutsuz bir bakalım, kendisine destek olalım ve pozitif bir ortam yaratalım. Sonrasında görülecek ki; çekilmez sandığınız iş hayatında, sizi anlayan, dinleyen, çözümler üreten mükemmel bir ekiple çalışıyorsunuz. Günlerce, saatlerce gördüğünüz iş arkadaşlarınızı, pozitif bir enerjiyle tekrar gördüğünüzde siz de iş yerinde pozitif enerjinin önemini fark edeceksiniz.

İş Yerinde Pozitif Enerjinin Önemi
İş Hayatında Y ve Z kuşağı

Her kuşak doğduğu ve yetiştiği dönemin ekonomik, kültürel, siyasi iklimi ile şekilleniyor. Bu sebeple de her kuşak birbirinden farklı özelliklere sahip oluyor. Bu noktada iş hayatında da nesillerin farklı bakış açılarından faydalanmak büyük önem taşıyor. Çok yakın zamanda iş gücünün büyük çoğunluğunu Y ve Z jenerasyonları oluşturacak. Beraber çalışacak olan bu birbirinden farklı iki kuşağın doğru, verimli ve mutlu şekilde çalışacağı ortamı yakalayabilmek için Y ve Z kuşaklarını yakından tanımak artık bir zorunluluk desek yanlış olmayacaktır. Y jenerasyonunun, bir diğer adıyla Milenyum kuşağının doğum aralığı 80'li yılların başları 90'lı yılların ortası, Z jenerasyonu doğum aralığı ise 90'ların sonları 2010'ların başları olarak kabul edilir. Y jenerasyonu, 2. Dünya Savaşının etkilerini ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda yoğun şekilde hissetmiş X jenerasyonunun çocukları. Z ise tamamen internet ve teknolojiye doğmuş, internetsiz bir dünya ile hiç tanışmamış bir nesil. Elbette farklı koşullarda büyümüş bu iki neslin birbirinden farklı yönleri olduğu gibi benzer yönleri de var. Bu farklı bakış açıları elbette iş hayatlarına da farklı şekillerde yansıyor. Araştırmalara göre Y kuşağı için çalıştığı ekip, iş hayatında en önem verdikleri konuların başında geliyor. Bireysel çalışmadan ziyade takım çalışmasından keyif alan Y jenerasyonu iyi iletişim kurduğu doğru kişilerle çalışmadığını düşünüyorsa kolayca iş değiştirme eğiliminde olduğu görülüyor. Bu durumun aksine Z jenerasyonu bireysel çalışmayı tercih ediyor. Kendi çalışma alanı olması Z kuşağını motive ediyor. Fakat bu iki nesil arasındaki bir benzerlik iş hayatlarındaki tercihlerine de yansıyor. Özgürlüğüne oldukça düşkün olan bu iki kuşak için esnek çalışma saatleri iş hayatında önem taşıyor. Y kuşağı internet ve teknoloji ile özdeşleştirilse de Z kuşağı gibi teknolojinin içine doğmuş bir nesil değil. Bu sebeple Z kuşağı teknolojik gelişmelere zorlanmadan ayak uyduruyor. Dijital dünyaya doğan bu nesil, sosyal medyada bir ünlünün instagram profilini incelerken, bulunduğu sosyal ortamda sohbet etmeye devam ediyor ve bir yandan da Netflix’ten açtığı bir diziyi takip edebiliyor. Bu örnekte olduğu gibi iş hayatında da aynı anda birden fazla işi yürütebilme becerisine ve çok yönlülüğe sahipler. Bunun, önceki hiçbir kuşakta görülmemiş bir özellik olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu kıymetli özelliğin beraberinde konsantrasyon problemini de getirdiğini söylemek mümkün. Hayatımızın önemli bir kısmını işimiz oluşturuyor, bu sebeple kariyer basamaklarını tırmanabilmek için motivasyona ihtiyaç duyuyoruz. Araştırmalara göre Y kuşağı için iş hayatında takdir edilmek, kıdem almak gibi konular önem taşıyor. Z kuşağı motivasyonu ücret üzerinden ödül sistemleri, zamlar, iyi şartların sunulduğu bir çalışma ortamı olarak anlamlandırıyor. Milenyum kuşağı daha sosyal konularda motivasyona ihtiyaç duyarken, Z kuşağı her yönden ödüllendirilmek istiyor. Şu an iş dünyasının çoğunluğunu oluşturan X kuşağı kısa zamanda yerini Y ve Z kuşağına bırakacak. Birbirinden ayrılan ve benzeşen özellikleri ile bu iki kuşak gelecek dönemde iş dünyasının dinamiklerini belirleyecek. Bu farklılıkları harmanlayıp değişime ayak uydurarak avantaja çevrilmesi geleceğimizi şekillendirecektir. Farklı nesillerin farklı bakış açılarıyla her yönüyle düşünülmüş kararlar alınacak, beceri çeşitliliğiyle daha kaliteli işler üretilecek, daha geniş kitleleri anlayacak ve hitap edilecektir.

İş Hayatında Y ve Z kuşağı
İnsan Kaynakları ve Sosyal Medyanın Uyumu

Günümüzde teknolojinin bu denli gelişmesiyle birlikte her alanda olduğu gibi insan kaynakları alanında da yenilikler gerçekleşmektedir. Çoğumuzun kullanmakta olduğu sosyal medya mecrası İnsan Kaynakları için bir iş alanı olma halindedir. Günümüzde Z kuşağının etkisiyle de sosyal ağ kullanımı hayatımızın merkezinde yer alıyor. Bu yazımızda İK ve sosyal medyanın nasıl bir uyum içerisinde olduğunu konuşuyor olacağız. İnsan Kaynaklarının uçtan uca tüm süreçlerini sosyal medya üzerinden yürütmesi çok olası ve bunun için kullanılabilen birçok uygulama, siteler bulanmakta. Sosyal medyanın İK süreçlerindeki yerini anlamamız için öncelikle İK süreçleri nelerdir onları konuşmalıyız. Temel olarak İK tüm işe alım ve işe giriş sonrası alıştırma yani oryantasyon aşamalarını yönetir. Çalışan memnuniyeti ve performans değerlendirme prosedürlerinde aktif rol oynar. Çalışan isteğine bağlı eğitim ve geliştirme hizmetlerini üstlenir. Bu gibi birçok görevi yaparken işleri kolaylaştırmak ve hızlı aksiyonlar alabilmek adına sosyal medya gerçekten vazgeçilmez bir alan diyebiliriz. Aslına bakarsanız sosyal medya sadece İnsan Kaynakları için revaçta değildir. Adayların iş arayışlarında kolaylık elde edebilmeleri için de sıklıkla kullandıkları bir alandır. Bugünlerde iş bulabilme ve işe alım yapabilmede kullanılan popüler bir sitede ilanlara ulaşmak oldukça olağandır. Bu mecrada adaylar dijital ayak izleri sayesinde doğru ilana ulaşabilir, kendileri için en uygun iş fırsatını yakalayabilirler. Aynı zamanda İnsan Kaynakları işe alım yapma aşamasında adaylar hakkında doğru bilgileri elde edebilmede kolaylık yakalarlar. Yukarıda belirttiğimiz gibi sosyal medya ve İnsan Kaynaklarının uyumu birçok süreçte katkılı oluyor. İşe alım süreçlerinde uygun adayı analiz edebilmede zamandan kazanmayı sağlar. Kaliteli adaylara ulaşımı kolaylaştırmakla beraber aslında hızlı işe alımla işveren marka imajına katkı sağlayarak iyileştirir. İnsan Kaynakları için sosyal medyanın getirilerinden bu şekilde bahsedebiliriz. Teknolojikleşmekte olan Dünyamızın sosyal ağ ile birlikte İnsan Kaynakları alanında daha da gelişeceğini ön görmekteyiz. Güncel iş ilanlarımız için bizi sosyal medya mecralarından takip etmeyi unutmayın.  

İnsan Kaynakları ve Sosyal Medyanın Uyumu
Meslek Değerleri

Değerlerimizin yaşantımızın pek çok alanında profesyonellerin ilgisini çeken bir fenomen olduğunu söylemek mümkün. İnsan davranışlarının temel güdüleyicilerinin değerler olduğunu belirtmek oldukça gerçekçiyken, tarih boyunca değerlerin doğası anlaşılmaya ve bu değer türlerinin neler olduğu belirlenmeye çalışıldığını biliyoruz. Profesonel iş yaşamından bahsederken değerlerimizi atlayamayacağımız bir gerçek. Peki nedir bu meslek değerlerinin önemi?             Bireyin sahip olduğu meslek değerleri, iş doyumu ve işe uyumu etkileyen en önemli faktörlerden birisi. Meslek değerleri çalışma hayatında genel olarak işe karşı bireyin gösterdiği tutum ve işte gerçekleşenlere karşı verilen önem, değer ve arzuyu ifade ediyor. Her birey biricik olduğundan farklı kişiler için meslek değerleri farklı anlamlara gelmekte. Meslek değerlerinin bir mesleğe girme sonucunda o mesleğin getirilerinden elde edilen doyumu ifade ettiğini unutmamak gerekiyor. Bazı insanlar yaratıcılıklarını iş ortamında göstermekten hoşlanırken bazı insanlar başarılarını göstermek isteyebilir ya da ekonomik kazanç ilk öncelik olabilir. Kimileri için ise entelektüel uyum olmazsa olmazlardandır. Bazılarımız çalıştığı ortamlarda bağımsız hareket edebilmek ister, bazılarımız ise yakın iş arkadaşlığını tercih edebilir. Bunun gibi pekçok değerden söz edebiliriz; prestij, güvenlik, iş ortamı, yönetimle ilişkiler, yaşam tarzı ve çeşitlilik… Mesleki değerlerden söz ederken unutulmaması gereken en önemli nokta, mesleklerin özünde ihtiyaçlarımıza yanıt verdiği ölçüde değerli olduğudur. Sahip olduğumuz meslek değerlerini keşfedebilmek için kendimize sormamız gereken asıl soru, mesleğimizi değerli kılan özelliklerin neler olduğudur.             İş yaşamı denildiğinde kurumların gücü çoğu zaman çalışanları ile yarattığı değer bağlarına göre ölçülüyor. Çalıştığımız kurumlarla olan bağlılığımızı gözden geçirmeden önce her insanın ihtiyaçlarının farklı olduğunu bu sebeple de öncelikle ihtiyaçlarımızın neler olduğuna karar vermemiz gerektiğini unutmamak gerekir. İhtiyaçlarımıza en fazla yanıt verecek işleri belirlemeden önce kendi meslek değerlerimizi belirlememizde fayda var. Aksi takdirde ihtiyaçlarının ne olduğunu bilmeyen çalışanlar, uyumsuz kurum kültürü ve bir sürü ardı arkası kesilmeyen şikayetler; “kimse sorumluluk almıyor”, “işten çabuk yoruluyor”, “fikirlere saygı göstermiyor”… Kurumsal değerlerin oluştuğu, çalışanların mesleki değerlerinin karşılığını bulduğu çalışma ortamları için kurumlar kadar çalışanların da ihtiyaçlarının farkında olarak değerlerine yönelik işleri tercih etmesi gerekiyor.

Meslek Değerleri