Kişisel gelişim, toplum ve liderlik alanında yaptığı araştırmalarla bilinen Gary Yukl "Kendini tanımak, kendi ihtiyaçlarını ve belli olaylar meydana gelmesi durumunda muhtemel reaksiyonları anlamayı ve alternatif çözümlerin değerlendirilmesini kolaylaştırır." şeklinde ifade ediyor aslında sosyal hayatımızda duygusal zekayı konumlandırış şeklimizi.
Peki nedir duygusal zeka? iş yaşantısında karşılaşıyor muyuz kendisiyle?
Liderlik üzerine yazılmış pekçok yazının temeli kendini yönetme becerisinden geçiyor. Bunun da temeli farkındalıkla başlıyor. Kendi davranışlarının farkındalığına sahip yöneticiler de ekibin refah, gelişim ve benlik hissini daha iyi anlayacağından aslında en önemli liderlik özelliklerinin başında da duygusal zeka becerileri geliyor.
Başarı hayallerimizi süslüyor evet peki başarı yalnızca okulda yüksek not almakla mı ilgilidir? Artık böyle olmadığını biliyoruz çünkü hayattaki toplam başarının sadece %20’si IQ ile yani bildiğimiz şekliyle akademik zeka ile ilgili.
İş hayatına baktığımızda da liderlik ile bağlantılı olarak duygusal zeka oldukça önemli bir alanda yer almakta. Başka bir deyişle yönetici veya lider olma yetkinliğimizin karar mekanizması duygusal zekamız. Özellikle iletişimin oldukça kritik yer tuttuğu ekip çalışması ve ekip yönetiminde iletişimin temel taşı olarak karşımıza çıkmakta bu kavram. Ayrıca karşılıklı olarak duygu ve düşüncelerin anlaşılması ve bu şeklide bağ oluşması da yönetici ile çalışanlar arasında oldukça önemli.
EQ’nun ana bileşenleri aşina olduğumuz öz güven, öz bilinç, empati, öz denetim ve ilişki yönetim; aslında sosyal hayatımızda sık sık karşımıza çıkıyor. Özellikle empati konusu iş hayatında da sosyal hayatta olduğu gibi hayati bir rol üstleniyor. Goleman’a göre kendisini motive edebilen, sosyal becerilerde başarılı, empati yetisi güçlü ve içgüdüsel duygularını kontrol edebilen insanlar duygusal zekası yüksek insanlar oluyor. Diğer bir deyişle EQ ekip içerisinde nasıl konumlandığımız, kendimizi ve ekibi nasıl yönettiğimizle ilgileniyor. Yani bir ekibin kurulup yönetilmesi veya bu ekiple ahenkli bir çalışma ilerletmek duygusal zekamızın bir ürünüdür diyebiliriz. EQ’ya ihtiyaç duyulması aslında yönetilen ekip sayısının artması veya karmaşık iş süreçlerinin artmasıyla da bağlantılı şekilde artıyor. Bununla birlikte artan refah seviyesi ile de bağlantılı terimlerden biri olarak günümüzde karşımıza çıkmakta olan bir kavram. Yani toplumdaki yüksek suç oranları, düşük empati gibi oranlar duygusal zekadan bahseden toplumlarda daha az düzeylerde seyrediyor. Özellikle modern çağın getirdiği koşturmacalı hayat düzeninde duyguları ifade etmede yaşanan zorluklara aşinayız diyebiliriz.
İş hayatında duygusal zekası yüksek olarak tanımlanan bireyler, gelişime açık ve güçlü yanlarının bilincinde olan, kriz anlarında olası geleceği ön görerek buna göre aksiyon alabilen lider vasıflı kişiler olarak tanımlanıyor. Bununla birlikte özellikle iş hayatında insan duygularının bilincinde olmak etkili iletişim, motivasyon, karar verme yetisi, empati gibi pragmatik özelliklere sahip bireyler duygusal zekayı iş hayatında aktif olarak kullanan bireyler oluyor ve bilimsel araştırmalara göre bu da iş hayatında 43 kat daha fazla başarıyı beraberinde getiriyor.
Yine günümüzde en doğru rol ve insan kaynağının eşleşmesi süreçlerinde yani işe alımın temelinde de duygusal zeka farkındalığı yatıyor. İşe alım süreçlerinde EQ oldukça önemli ve kritik bir durumda. Çünkü empati, benlik bilinci ve iletişim iş hayatının temel taşları durumunda ve bu kavramlar da duygusal zeka kavramı içerisinde temel taşlar halinde. Özetle sosyal yaşantıda ve iş hayatında duygular önemli bir yer kapsıyor başladı ve çalışan bağlılığı, motivasyonu, verimlilik gibi konularla bağdaştırlıyor. Bu durumda yönetilebilen duygular da güçlü ve verimli organizasyonlar oluşturmada mihenk taşı haline gelmiş durumda...